23 Nisan 2014 Çarşamba

ESKİŞEHİR KENT GEZİSİNDEN İZLENİMLER (Konuk Yazar: Mine ÜNLÜ)



ESKİŞEHİR
     Yolculuğumuz, adı gibi eski olan ancak güzelliği hala devam eden şehre.. Sosyal ve Doğal Çevre Topluluğu’nun Sevgili Hocamız Onur Çalışkan’ın öncülüğünde düzenlenen gezimiz Pazar sabahı 8.00’da otobüsümüzün hareket etmesiyle başladı. Kalabalık bir grup değildik, bu yüzden tüm gezi boyunca rahattık ve problem yaşamadık.
     Gezimizde ilk Temelli Gölü’nü gördük. Temelli Gölü, Ankara, Eskişehir karayolunun 50. km. sindeki Temelli Bucak merkezi yakınında bulunan küçük bir göldür. Babayakup Deresi, Temelli yakınlarında, üzerinde yer yer küçük çukurlukların da bulunduğu bir vadi tabanı oluşturmaktadır. Karayolunun buradan geçirilmesi sırasın da zeminin bataklık olması sebebiyle çeşitli güçlükler çıkmış, bu nedenle üzerinden yolun geçirilebilmesi amacıyla bir set yapılmıştır. Taban suyunun yüzeye kadar ulaşabildiği bu çukurlukta inşa edilen settin bir kaide görevi yapması, gölün oluşumunu sağlamış, karayolu da gölün ortasında kalmıştır. Temelli Gölü varlığını sürdürdüğü yıllarda çevresine çeşitli konularda yarar sağlamıştır. Gölden, sulama amacıyla fazla miktarda su alınması ve son yıllarda yöreye düşen yağış miktarının çok az olması sebebiyle 1989 yılında kuruma aşamasına gelmiştir.

     Polatlı’yı geçtikten sonra bilmediğimiz hiç görmediğimiz kayaçlar ilgimizi çekti. Adını şu an bile hatırlayamadığım kayaçların görüntüsü görülmeye değerdi.      
     Eskişehir, İç Anadolu Bölgesi’nin kuzeybatısında yer almaktadır. M.Ö 2000-1200 yılları arasında Hititlere ev sahipliği yapmış, Firiglerin en önemli yerleşim yeri olmuştur. Uzun bir sürede Selçukluların himayesi altında kalmıştır. Günümüzde hala önemini koruyan şehirlerimizdendir.

     Eskişehir de ilk durağımız Odunpazarı idi. Odunpazarı evleri Osmanlı Sivil Mimarisinin en güzel örneklerinden. Gördüğümde ilk Safranbolu Evleri’ni hatırladım. Biraz gezdikten sonra cam müzelerini gezdik. Müzelerde camdan yapılmış eserler ilgi çekici ve güzeldi. Burada bolca fotoğraf çektik ve hediyelik eşyalar aldık. Öğle yemeğimizi burada yedik. Eskişehir’in meşhur börekleri çok lezzetliydi.
Odunpazarı Evleri
     Odunpazarı’nda tek eksik kalan Balmumu Heykeller Müzesini görememiş olmamızdı. Müze girişi çok kalabalıktı ve o kalabalığı bekleseydik gezilecek diğer yerlere vakit kalmayacaktı.  
     Sırada ki yerimiz Porsuk çayı.. Porsuk Çayı Sakarya Irmağı’nın en uzun koludur. Bayatçık Deresi ve Kızıltaş suyunun birleşmesiyle oluşur. Yassıhöyük karşısında Sakarya Irmağı’na dökülür.
     Porsuk Çayı üzerindeki gondollar, iki kenarında ki kafeler tam bir Avrupa şehri görüntüsündeydi. Gondol keyfini bizde grup olarak yaşadık. Eskişehir’i 15-20 dakika su üzerinden izledik. Farklı ve eğlenceli bir gondol turuydu. Gondol sonrası bir süre serbest zamanımız oldu.

     Sokakları küçük ama çok sevecen, tam bir öğrenci şehri…  Şehir nüfusunun büyük kısmını da öğrenciler oluşturmakta. Ne çok sakin ne çok kalabalık bir şehir. Yaşanılası bir şehir tam anlamıyla… Zaten ‘yaşanabilir şehirler arasında’ ilk üç içerisinde yer almaktadır.
     Porsuk Çayı’nda ki serbest zamanımız bittikten sonra farklı bir yer olan Kentpark’a geçtik. Yeşil- beyaz taşlarla döşeli zemini ilk dikkat çeken noktaydı. İçerisinde ağaçların, kafelerin, hediyelik eşya satan yerlerin olduğu bir park. Parkı ikiye bölen birde çay. Bu parkın en önemli özelliği içerisine ilk yapay plajın yapılmış olmasıdır. Gezimiz kasım ayında olduğu için plaj açık değildi. Ancak gördüğümüz kadarıyla yapaylıktan uzak gerçek bir plaj görüntüsündeydi Parkta bir süre gezdik, yine fotoğraflar çektik, hediyelik eşyalar aldık.

     Dönüş yolculuğumuz ise saat 17.00 civarında başladı. Gezmekten o kadar çok yorulmuştuk ki otobüste herkes uyuyakaldı. Ankara’ya 20.00 civarında ulaştık. Renkli ve eğlenceli gezimiz böylece sona ermiş oldu.
Mine ÜNLÜ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder