17 Ekim 2014 Cuma

Permafrost ve Periglasiyal Jeomorfoloji çıktı. Aldınız mı?


Dünya üzerindeki en zorlu şartlar, en çetin ortamlar soğuk iklim alanlarında ortaya çıkmaktadır. Buzküre, yılın büyük bir bölümünde olumsuz koşullar ve sınırlı olanaklar sunmaktadır. Bahsi geçen alanlar ekonomik faaliyetler açısından da fakirdir. Tarım, hayvancılık, sanayi üretimi sınırlı alanlarda yapılabilmektedir. Bununla birlikte fosil yakıtlar ve değerli madenler bakımından Dünya’nın en zengin rezervleri periglasiyal bölgelerde bulunmaktadır. Petrol ve doğalgaz kuyuları, altın madenleri, doğalgaz boru hatları bir yana, donmuş topraklar insanlık için daha hayati işlevleri de yerine getirmektedir. Gerek kapladığı alanın genişliği gerek etki alanı düşünüldüğünde Dünya’nın soğuk bölgelerinin önemi daha iyi anlaşılacaktır. Dünya’daki kara yüzeylerinin dörtte biri süreğen olarak donmuş durumda bulunmaktadır. Orta kuşakta bulunmasına rağmen Türkiye’nin de %3’ü periglasiyal koşullara sahiptir. Enerji, su ve karbon döngüsü bağlamında ele alındığında gerek Türkiye’de gerekse Dünya’da permafrosta sahip periglasiyal alanların yaşamsal önemi olduğu görülmektedir. Tatlı suların büyük bir bölümünü barındırmalarının yanı sıra küresel iklime etkisi de periglasiyal ortamların bilimsel çalışmaların odağında olmasının gerekçelerindendir.
Türkiye’de periglasiyal alanları konu alan pek çok araştırma ve çalışma bulunmaktadır. Bununla birlikte gerek periglasiyal jeomorfoloji konularını gerekse de permafrost ve ilgili kavramları ayrıntılarıyla, derinlemesine ele alan bir çalışma bulunmamaktadır. Geçmişten günümüze yapılan araştırmaları derlemesinin yanı sıra kaynak eser olarak da kabul edilebilecek bu tip bir yayın sadece alan yazınındaki güncel terim ve tartışmaları açıklamakla kalmayacak, ayrıca bu alanda çalışmak isteyenlere de ışık tutacaktır. Soğuk iklimlerin özellikleri, periglasiyal morfolojiyi biçimlendiren süreç, mekanizma ve oluşumları bütünlüklü bir şekilde ortaya koyan bir başvuru kaynağı geçmişten geleceğe bir köprü görevi üstlenecektir.
Permafrost ve donma çözülme döngülerine bağlı olarak gelişen yerşekilleri Türkiye’nin dağlarında bulunmaktadır. Nadir birer mücevher gibi değerli olan bu alanların iklimi, hidrografyası, bitki örtüsü, toprağı, jeomorfolojisi diğer morfojenetik bölgelerden farklıdır. Gelişen teknoloji ve ulaşım imkânlarına karşın Türkiye’nin dağları hak ettiği ilgiyi görememektedir. Yüksek dağlık alanlar sadece coğrafyacılar açısından değil, biyolog, çevre mühendisi, entomolog, jeolog ve daha pek çok farklı bilim dalıyla uğraşan insanlar açısından da önemli olasılıklar sunmaktadır. Türkiye’nin dağlarına gereksinim duyulan ilginin çoğalması bakımından da bu ve benzeri kaynakların gerekliliği açıktır. Sadece uzmanların değil, dağlara ve kuzey topraklarına ilgi duyan herkesin morfolojik gelişimi anlayabilmesi önemli sonuçlar doğuracaktır.
‘Permafrost ve Periglasiyal Jeomorfoloji’ isimli bu çalışmanın ortaya çıkmasında temel motivasyon, alandaki devasa boşluğun doldurulmasına ön ayak olabilecek derli toplu bir çalışma ortaya koyabilmektir. Bunun önemli bileşenlerinden biri güncel bir sözlük çalışmasıdır. Uluslararası Permafrost Birliği’ne (IPA) bağlı bilim insanlarının 1988’den beri üzerinde çalıştığı ve en son 2005 yılında gözden geçirilen ‘Çok Dilli Permafrost ve Taban Buzu Terimleri Sözlüğü’ 2013 yılında Türkçeye çevrilmiştir. Periglasiyal alan yazınından sayısız araştırma ve çalışmaya değinilen bu kitabın iskeletini de kırka yakın saygıdeğer bilim insanın katkısıyla hazırlanmış bu çok değerli eser oluşturmaktadır.
Çalışmanın birinci bölümünde permafrost ve periglasiyal jeomorfoloji araştırmalarına neden gereksinim duyulduğu ve günümüzdeki çalışmalara yön veren güdülenmeler konu edilmiştir. Kısa da olsa periglasiyal alan yazınının tarihçesi ve tartışmalara değinilmiştir. Kavramsal çerçeve ve gerek duyulan tanımlar, tanımlamalar da birinci bölüm içinde yer alan konulardır. Periglasiyal ortamları oluşturan etkenler, Dünya ve Türkiye’de periglasiyal ortamların alansal dağılışı ikinci bölümünün konusunu oluşturmaktadır. Birbirinden farklı gerçeklikleri olan periglasiyal alanları yaratan sıcaklık, yağış ve nemlilik şartlarının analizi periglasiyal iklimlerin değerlendirmesini içermektedir. Permafrostun mercek altına alındığı üçüncü bölümde, donmuş zemin bütün boyutlarıyla ele alınmaktadır. Permafrostun oluşumunu, gelişimini etkileyen faktörler, permafrost hidrolojisi, aktif katman kavramı ve bileşenleri bu bölümde ele alınan başlıca konular olarak sıralanabilir. Soğuk iklimlerde ortaya çıkan günlenme, ufalanma süreçleri dördüncü bölümünün konusudur. Zemindeki donma çözülmenin ortaya çıkardığı kayrojenetik süreçler, fiziksel, kimyasal ve organik ayrışma yapıları analitik bir tarzda incelenmiştir. Ayrışma sonucu ortaya çıkan malzemeler ve bunların gelişiminde etkili olan mekanizmalar da bu bölüm kapsamında ele alınan süreçlerdir. Suyun evrendeki tüm diğer maddelerden farklı doğası, periglasiyal alanları şekillendiren başlıca faktördür. Katılaştıkça hacmi artan su, üzerindeki ve çevresindeki kayaç ya da malzemelerin deforme olmasına neden olmaktadır. Taban suyu/buzu, kayrohidroloji ve hidrolojik süreçlerin ortaya çıkardığı sonuçlar beşinci bölümünün konusunu oluşturmaktadır. Permafrost ve donma çözülmenin en önemli bileşenleri arasında sayılabilecek kayrostratigrafi ve kayrolitoloji de beşinci bölümde değerlendirilmektedir. Soğuk iklim kuşaklarını oluşturan koşul ve durumlar sürekli olarak değişim içerisindedirler. Jeolojik ölçekte kısa dönemler sırasında artan ya da azalan eğilimler yaşanmaktadır. Buna bağlı olarak permafrost ilerlemesi ve gerilemesinin gerçekleşmektedir. Her iki durumda da karakteristik yerşekilleri oluşmaktadır. Altıncı bölümde permafrost birikiminin nedenleri ve bu birikim sonucunda gelişen şekiller incelenmektedir. Kaya buzulları, turba platoları, palsa, lithalsalar yanı sıra donmaya bağlı gelişen geçici, kalıcı tümsekler, pingolar da bu bölüm içinde ayrıntılarıyla, tüm boyutlarıyla ortaya konmaktadır. Periglasiyal bölgelerin alameti farikası birçok yerşeklinin oluşumunda aktif katman önemli bir yer tutmaktadır. Mevsimlik donma ve çözülme süreçlerinin geliştiği aktif katman, kendine özgü nitelikleriyle çoğu karakteristik şeklin ortaya çıkmasında belirleyici bir konuma sahiptir. Yedinci bölümde aktif katman ayrıntılarıyla ele alınırken, gelişimini etkileyen faktörler ve bunların sonuçları da analiz edilmektedir. Aktif katman üzerinde sıklıkla görülen örüntülü zeminler, kayroturbasyon ve donma kabarmalarının neden olduğu şekiller yedinci bölümde yer almaktadır. Permafrostun birikimi kadar gerilemesi ya da aktif katmanın kalınlaşmasına bağlı olarak gelişen şekiller de periglasiyal jeomorfolojide önemli yer tutmaktadır. Türkiye’de araştırılan şekillerin büyük bir bölümünü bu süreçler sonucu gelişen şekiller oluşturmaktadır. Sekizinci bölüm bütün bu oluşumları termokarst başlığı altında toplamaktadır. Permafrost gerilemesinin nedenleriyle birlikte termokarst sonucu oluşan çökmelerin sonuçları mercek altına alınmaktadır. Ayrıca termoflüvyal erozyon, termal abrazyon gibi mekanizmaların neden olduğu formasyonlar ve şekiller konu edilmektedir. Termokarstın etkisiyle depolanan sedimentler, şekillenen göller, akarsular, depresyonlar analitik bir bakış açısıyla ele alınmaktadır. Dokuzuncu bölüm diğer süreçlerle bağlantılı olarak periglasiyal alanlarda yamaç gelişimini konu almaktadır. Kütle hareketlerinin odağa alındığı bu bölümde soliflüksiyon ve akmaların neden olduğu karakteristik yerşekilleri oluşumuna etki eden faktörlerle bir arada incelenmektedir. Bu haliyle sadece permafrost ve donma çözülme döngüleri değil, periglasiyal alanlardaki azonal süreçler de göz önünde bulundurulmuş olmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder