Paraglasiyal
şekiller buzulların gerilemesi, arazinin hızlı bir değişime maruz kalmasıyla
oluşmaktadır. Buzul buzu içermemektedirler; bunun yerine glasyon, deglasyon
arası şekillerin paraglasial şekiller olduğu gözlenmektedir (Ballantyne, 2002). Bir kez buz ortadan kalktığında daha
önce buzulların bulunduğu alanlarda bir takım değişiklikler ortaya çıkar. Vadi
buzulları tarafından derine kazılan vadiler yamaç bozulmaları ve kaya düşmeleri
açısından daha dengesiz ve kırılgan hale gelmektedirler. Buzul buzunun payanda
gibi çalıştığı koşullar ortadan kalktıktan sonra yamaç gerilemesi ve kütle
hareketleri daha hızlı gelişebilmektedir. Yamaçlarda kütle hareketleri
başlarken, debris akmaları, kar çığları ve yamaç yıkanmaları tarafından hızlı
yeniden işlenmeler vejetasyon örtüsünün oluşumuna izin vermemektedir. Buzulun
cep he kısmında bulunan alanlar rüzgâr erozyonu ve donma hareketine maruz
kalmaya başlamaktadır. Büyük miktarlarda buzul kökenli gevşek sediment
akarsular tarafından taşınmakta ve dağıtılmaktadır. Orijinal yerinden
kaldırılan ve taşınan bu malzemeler karasal, lakustrin (gölsel) ve deniz
ortamlarında depolanabilmektedir. Rüzgâr tarafından kaldırılan daha imce taneli
sedimentler, özellikle silt boyutundaki malzemeler binlerce kilometrelik yolu
kat edip lös depoları olarak istiflenebilmektedir. Buzulsuzlaşmayı takip eden
hızlandırılmış jeomorfolojik aktivite arazi koşulları buzullaşmasız
(non-glacial) bir ortam haline gelinceye kadar 10.000 yıla kadar
sürebilmektedir.
Ryder (1971a, 1971b) Kanada, British Colombia’da
bulunan ve Geç Pleistosen buzulsuzlaşması (deglaciation) sonrasındaki debris
akmaları ve akarsular tarafından glasiyal sedimentlerin yeniden işlenmesiyle
oluşmuş alüvyal yelpazeleri açıklamak için ‘paraglasiyal’ terimini bulmuştur. Daha
sonra Church and Ryder
(1972, p. 3059) ‘paraglasiyal’
tanımını doğrudan buzullaşmadan (glaciation) kaynaklanan buzullaşmanın olmadığı
(non-glacial) süreçler’ olarak formüle etmişlerdir. Bahsi geçen süreçlere
proglasiyal ve ‘geçmişte var olan buzul buzu sınırları içinde ve çevresinde ortaya
çıkan, geçmişte buzul buzunun varlığının doğrudan bir sonucu olan’ bütün
süreçler dâhildir. Bundan başka paraglasiyal süreçlerin işlediği zamanı da
‘paraglasiyal dönem’ olarak dikkate almaktadırlar. Sonraki çalışmalarında
sadece Geç Pleistosen buzulsuzlaşmasını değil buzul gerilemesinin bütün
dönemlerini kapsayacak şekilde kavramlarını genişletmişlerdir (Church & Ryder, 1989).
Ballantyne (2002) her biri farklı paraglasiyal
yerşekilleri ve sediment fasiyeslerine sahip olan altı adet paraglasiyal ‘arazi
sistemi’ tanımlamaktadır;
1. Kaya
yamaçları,
2. Kayma
örtülü yamaçlar,
3. Buzul
önü araziler,
4. alüvyal,
5. Lakustrin
(gölsel) ve
6. Kıyı
sistemleri.
Bu
arazi sistemleri içinde yer alan talus birikimleri, debris konileri (kayşatlar)
alüvyal fanlar, vadi dolguları, deltalar, kıyı okları (kıyı bariyerleri) gibi
yapıların hepsinin bir arada değerlendirildiğinde, bu şekilleri, kesintili
sediment basamakları içinde birer depolama bileşeni olarak tanımlanabilmektedir.
Ortaya çıkan bu sediment depolarının materyal kaynakları bağlamında ele
alındığında dört farklı birincil kaynağı bulunmaktadır. Bunlar ;
1. Çıplak
kaya duvarları,
2. Malzeme
örtülü yamaçlar,
3. Vadi
tabanı glasiyojenik (buzul kökenli) depolar
4. Kıyısal
buzul kökenli depolardır.
Bunlara
ek olarak dört adet terminal sediment deposu bulunmaktadır.
1. Alüvyal
vadi dolgusu depoları
2. Gölsel
depolar
3. Kıyısal
ve sahil depoları
4. Şelf
ya da açık deniz depoları
KAYNAKLAR
Ballantyne,
Colin K. (2002). Paraglacial geomorphology. Quaternary
Science Reviews, 21(18–19), 1935-2017. doi: http://dx.doi.org/10.1016/S0277-3791(02)00005-7
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder